15 Eylül 2007 Cumartesi

Güneş Lekelerine Cerrahi Müdahale

Cerrahi açıdan bakıldığında güneş lekeleri deyince ilk akla gelen lezyonlar şunlardır:
1) Solar keratoz
2) Bazal hücreli kanser
3) Yassı hücreli kanser
4) Malign melanoma

1) Solar keratozlar: Kronik olarak güneşe maruz kalan vücudun açık olanlarında gelişen premalign (kanser öncüsü) lezyonlardır. Ciltte kırmızımtırak bir zemin üzerinde sert ve pul pul olmuş bir yüzey gösterir. Uzun bir süre tedavi edilmeden bırakılırsa % 10-20’si yassı hücreli kansere dönüşür. Bununla birlikte bu dönüşme 25 seneye kadar uzayabilir. Genel olarak solar keratozu olan bireylerin çoğu açık renk derili ve zayıf bronzlaşma kabiliyeti olan kişilerdir. Siyah derililerde solar keratozu oluşmaz. 40 yaş üstünde görülür

Tedavisi:
Solar keratozun başlıca değişiklikleri sadece, derinin en yüzeyel tabakası olan epidermisi içine aldığından tedavi için bütün deriyi harap etmek veya çıkartmak gereksizdir. Eğer kanserleşme değişiklikleri düşünülüyorsa biopsi yapılarak patolojik tahlile gönderilmelidir. Yüzünde yaygın miktarda keratozise sahip hastalarda geçtiğimiz yıllarda krioterapi, elektrikli zımpara (dermabrazyon), kimyasal peeling ve 5-FU maddesi içeren kremler uygulanmış olup, halen geçerli tedaviler olarak kabul görmektedir. Ancak bu tedavilerin yerini günümüzde lazer uygulaması almıştır.

Lazer cerrahisi dahi hızla gelişmekte olup birkaç yıl öncesine kadar kullanılan ultrapulse C02 lazer yerini, bu tip yüzeysel lezyonlarda erbium yağ lazer almıştır. Erbium yağ lazer uygulaması, lokal anesteziye gerek duyulmaksızın yapılabilmekte olup, tedavi sonrası iyilişme ve kızarıklık süresi C02 lazere göre daha kısadır. Lekelerin bu şekilde tedavisinden sonra daha genç ve canlı bir deri elde edilir ve koruyucu şapka, kıyafetler, güneş koruyucu kremler kullanıldığı takdirde cilt senelerce iyi durumunu muhafaza eder.

2) Bazal hücreli kanser:
Tıbbi pratikte en çok karşılaşılan deri tümörüdür. Açık tenli kişilerde ve 40 yaş üstünde sık rastlanır. Vücudun diğer bölgelerine sıçrama özelliği yoktur. Teşhis konulduğunda tedavi şansı % 95-100’dür. Cerrahi olarak çevresinde en az 0,5 cm sağlam cilt şeridi bırakılarak çıkarılır ve mutlaka patolojiye gönderilir. Patoloji uzmanı ise lezyonun tam olarak çıkarılıp çıkarılmadığı hakkında operatöre açıklayacı bilgileri ulaştırır.

3) Yassı hücreli kanser:
Derinin ikinci sıklıkta görülen tümörüdür. Major faktör cildin uzun süre U.V. ışınlarına maruz kalmasıdır. Alt dudakta sıktır. Lenf bezlerine sıçrayabilir. Bu nedenle bu tür lezyonlardan şüphelenildiğinde lenf bezleri mutlaka muayeneden geçirilmelidir. Günümüzde geçerli tedavisi cerrahi eksizyondur. Erken müdahale edildiğinde tedavi şansı bu kanser türünde de sevindirici olup % 95-100 civarındadır.

4) Malign melanoma:
Vücudumuzdaki çok sayıda kahverengi leklere “ben” (melanositik nevüs) denmektedir. Bunlar melanosit dediğimiz cildin koyu renkli hücrelerinin o bölgede yoğunlaşması ile oluşur. Benlerin renk değiştirmesi, büyümesi, koyulaşması halinde mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bu değişiklikler son derece tehlikeli bir tümör olan malign melanomanın habercisi olabilir. Malign melanomanın tedavisi ise cerrahi eksizyon, antikanser ilaçları ve radyoterapiden ibarettir.

Op. Dr. Ahmet Köremezli
Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı

Hiç yorum yok: