Sigara günümüzde tüm dünyada her 10 erişkinden birinin ölüm nedenidir. Uzun süre sigara ya da diğer tütün ürünlerini kullananların ömrü bu ürünleri kullanmayanlara göre kısalır. Sigara hemen hemen organizmadaki tüm sistemleri etkileyerek ömrü kısaltmaktadır.
Sigara ve kalp damar sistemi:
Sigara daha içildiği anda kalp atım hızında, koroner kan akımında, tansiyonda artmaya neden olmaktadır. Sigaranın kalp üzerine bu etkilerinin yanı sıra, kanın akışkanlığında azalma, pıhtılaşma ile ilgili kan hücresi olan trombositlerin sayı ve fonksiyonlarında artmaya neden olduğu bilinmektedir. Diğer yandan sigara kanda iyi kolesterolü (HDL) azaltıp, kötü kolesterol olarak bilinen LDL'yi arttırarak ateroskleroz gelişmesini kolaylaştırıcı etkide bulunmaktadır. İşte tüm bu faktörler sigaraya bağlı kalp hastalıklarının ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı rol oynamaktadırlar. Sonuçta sigara kalp hastalıklarına bağlı ani ölüm, akut myokard enfarktüsü, damar tıkanmaları gibi birçok kalp hastalığının nedeni olabilir. Sigara içenlerde de koroner damar hastalıklarına bağlı ölüm, içmeyenlere göre % 70 daha fazladır. Sigarayı bırakmak koroner damar hastalığına bağlı ölüm oranının hızla düşmesini sağlar.
Sigara ve kanser:
Sigara başlıca akciğer, gırtlak, ağız, dil, tükrük bezleri, yutak, dudak, mesane ve yemek borusu kanserlerine neden olmaktadır. Ayrıca sigaranın böbrek, pankreas, mide kanserleri ile de ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Tüm bu olgular dikkate alındığında sigara tüm kanserlerin % 30'u ile ilişkilidir. Sigaraya küçük yaşta başlayanlar kansere yakalanma açısından en yüksek riski taşımaktadırlar ve genel olarak sigara içenlerde akciğer kanseri riski içmeyenlere göre 10-20 kat fazladır.
Sigara ve akciğer hastalıkları:
Sigara kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) en sık görülen sebebidir ve amfizem olgularının % 80-90'ından sigara sorumludur. Sigara ile solunum fonksiyon testleri arasındaki ilişki çok iyi tanımlanmıştır. Fletcher ve arkadaşlarının 1977'de yapmış oldukları çalışmada; sigara içimi ile solunum fonksiyon testi parametrelerinden biri olan FEV1 arasındaki ilişki incelenmiş ve sonuçta yaşa bağlı olarak FEV1 değerlerindeki yıllık azalmanın, sigara içen grupta içmeyen gruba göre çok daha hızlı seyrettiği, sigarayı bırakanlarda bu ani düşüşün hızını kaybettiği görülmüştür.
Sigara astım hastalarında atakları tetikleyici faktörler arasında yer alır. Sigara içen astım hastalarında uygulanan tedaviden sonuç alınması zorlaşabilir. Hamilelik döneminde annenin sigara içmesi bebekte astım ve hışıltılı solunum sıklığının artmasına neden olur. Ayrıca sigara akciğerin savunma mekanizmasında bozukluğa yol açarak sık enfeksiyonlara neden olmaktadır. Spontan yani kendiliğinden gelişen akciğer sönmesi (pnömotoraks) olguları için en önemli risk faktörü sigara kullanımıdır.
Bu sayılanların dışında sigara,
+ Mide ve duodenum ülser görülme sıklığında artmaya,
+ Reflü hastalığına,
+ Diabet ve troid hastalığı gelişme riskinin artmasına,
+ Beyin damar hastalığı riskinin artmasına,
+ Kadınlarda adet düzeninde bozulma ve erken menapoza,
+ Erkeklerde impotansa (cinsel fonksiyon bozukluğu),
+ Osteoporoza,+ Deride erken kırışıklığa,
+ Katarakt ve diğer göz hastalıklarına,
+ Dış gebeliğe,
+ Hamilelikte içilmesi halinde erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve doğumsal anomalilere,neden olmaktadır..
Sigara ve kalp damar sistemi:
Sigara daha içildiği anda kalp atım hızında, koroner kan akımında, tansiyonda artmaya neden olmaktadır. Sigaranın kalp üzerine bu etkilerinin yanı sıra, kanın akışkanlığında azalma, pıhtılaşma ile ilgili kan hücresi olan trombositlerin sayı ve fonksiyonlarında artmaya neden olduğu bilinmektedir. Diğer yandan sigara kanda iyi kolesterolü (HDL) azaltıp, kötü kolesterol olarak bilinen LDL'yi arttırarak ateroskleroz gelişmesini kolaylaştırıcı etkide bulunmaktadır. İşte tüm bu faktörler sigaraya bağlı kalp hastalıklarının ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı rol oynamaktadırlar. Sonuçta sigara kalp hastalıklarına bağlı ani ölüm, akut myokard enfarktüsü, damar tıkanmaları gibi birçok kalp hastalığının nedeni olabilir. Sigara içenlerde de koroner damar hastalıklarına bağlı ölüm, içmeyenlere göre % 70 daha fazladır. Sigarayı bırakmak koroner damar hastalığına bağlı ölüm oranının hızla düşmesini sağlar.
Sigara ve kanser:
Sigara başlıca akciğer, gırtlak, ağız, dil, tükrük bezleri, yutak, dudak, mesane ve yemek borusu kanserlerine neden olmaktadır. Ayrıca sigaranın böbrek, pankreas, mide kanserleri ile de ilişkisi olduğu bildirilmektedir. Tüm bu olgular dikkate alındığında sigara tüm kanserlerin % 30'u ile ilişkilidir. Sigaraya küçük yaşta başlayanlar kansere yakalanma açısından en yüksek riski taşımaktadırlar ve genel olarak sigara içenlerde akciğer kanseri riski içmeyenlere göre 10-20 kat fazladır.
Sigara ve akciğer hastalıkları:
Sigara kronik obstrüktif akciğer hastalığının (KOAH) en sık görülen sebebidir ve amfizem olgularının % 80-90'ından sigara sorumludur. Sigara ile solunum fonksiyon testleri arasındaki ilişki çok iyi tanımlanmıştır. Fletcher ve arkadaşlarının 1977'de yapmış oldukları çalışmada; sigara içimi ile solunum fonksiyon testi parametrelerinden biri olan FEV1 arasındaki ilişki incelenmiş ve sonuçta yaşa bağlı olarak FEV1 değerlerindeki yıllık azalmanın, sigara içen grupta içmeyen gruba göre çok daha hızlı seyrettiği, sigarayı bırakanlarda bu ani düşüşün hızını kaybettiği görülmüştür.
Sigara astım hastalarında atakları tetikleyici faktörler arasında yer alır. Sigara içen astım hastalarında uygulanan tedaviden sonuç alınması zorlaşabilir. Hamilelik döneminde annenin sigara içmesi bebekte astım ve hışıltılı solunum sıklığının artmasına neden olur. Ayrıca sigara akciğerin savunma mekanizmasında bozukluğa yol açarak sık enfeksiyonlara neden olmaktadır. Spontan yani kendiliğinden gelişen akciğer sönmesi (pnömotoraks) olguları için en önemli risk faktörü sigara kullanımıdır.
Bu sayılanların dışında sigara,
+ Mide ve duodenum ülser görülme sıklığında artmaya,
+ Reflü hastalığına,
+ Diabet ve troid hastalığı gelişme riskinin artmasına,
+ Beyin damar hastalığı riskinin artmasına,
+ Kadınlarda adet düzeninde bozulma ve erken menapoza,
+ Erkeklerde impotansa (cinsel fonksiyon bozukluğu),
+ Osteoporoza,+ Deride erken kırışıklığa,
+ Katarakt ve diğer göz hastalıklarına,
+ Dış gebeliğe,
+ Hamilelikte içilmesi halinde erken doğum, düşük doğum ağırlığı ve doğumsal anomalilere,neden olmaktadır..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder